The Covid-19 crisis led to a new “normal,” shaking the socio-spatial organization based on the private-public binary of the daily life to its foundations. With the pandemic, the extreme restrictions put on social interactions and spatial practices, the obligation to wear masks and other social distance rules have created new norms for the use of public spaces, deeply affecting the relationships of people with these spaces and the meanings they attribute to them. The fact that the boundaries between the private and public in Turkey have still been regulated based on highly gendered practices have led the transformation of the public space during the epidemic to have a significant impact in terms of gender. The aim of this study, while discussing the effects of the pandemic from the perspective of the relationship between gender and space, which is generally neglected, will be to explore how everyday public space experiences have changed during the epidemic. For this purpose, in the light of the data obtained from social media (twitter) and newspapers, it is aimed to examine how the restriction of public spaces and activities within the scope of lockdown measures have different consequences on the socio-spatial practices of women and men.
Covid-19 public space gender male violence a right to the city
Swedish Research in Istanbul (SRII)
Türkiye’de 10 Mart 2020 tarihinde ilk koronavirüs vakasının açıklanmasıyla birlikte salgını önlemeye yönelik uygulanan kısıtlama ve yasaklar, gündelik hayatın özel-kamusal ikiliğine dayalı toplumsal ve mekânsal örgütlenmesini temelden sarsarak yeni bir “normal” ortaya çıkarmıştır. Covid-19 pandemisiyle birlikte sosyal etkileşimlerin ve mekânsal pratiklerin son derece kısıtlanması, maske takma zorunluluğu ve diğer sosyal mesafe kuralları kamusal mekânların kullanımına yönelik yeni normlar üreterek insanların bu mekânlarla ilişkilerini ve onlara yükledikleri anlamları derinden etkilemiştir. Türkiye’de özel ile kamusal arasındaki sınırların hala son derece cinsiyetlendirilmiş pratiklere bağlı olarak düzenleniyor olması, salgın sürecinde kamusal mekânın uğradığı bu dönüşümün toplumsal cinsiyet açısından da önemli sonuçlar doğurmasına yol açmıştır. Bu çalışmanın amacı, pandeminin etkileri tartışılırken genelde ihmal edilen toplumsal cinsiyet ve mekân ilişkisi perspektifinden, salgında gündelik kamusal mekân kullanım ve deneyimlerinin ne tür değişimlere uğradığını ortaya çıkarmaktır. Bu doğrultuda twitter özelinde sosyal medya incelemesi ve gazete haber taramasından elde edilen veriler ışığında, salgın tedbirleri kapsamında kamusal mekânların ve faaliyetlerin kısıtlanmasının kadınlar ve erkeklerin sosyo-mekânsal pratikleri üzerinde nasıl farklı sonuçları olduğunun incelenmesi hedeflenmiştir. Buna bağlı olarak, twitter incelemesinin sonuçlarından hareketle, kadınların pandemide karşılaştığı cinsel taciz ve şiddet olaylarının ev çevresinden kent kamusal mekânlarına farklı ölçeklerde nasıl ortaya çıktığı ve bu bağlamda kadınların salgınla birlikte değişen güvenlik mesaileri ele alınmıştır.
covid-19 kamusal mekan toplumsal cinsiyet erkek şiddeti kent hakkı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: COVID-19 Sonrası Kentsel Kamusal Mekânların Dönüşümü |